Pıhtılaşma ve İnme Vakaları
Trombofili durumu olan bireylerde damar içi kan pıhtılarının oluşma riskinin arttığını belirten uzmanlar, bu pıhtıların damarları tıkayabileceğine ve kan akışını engelleyebileceğine dikkat çekiyor. Trombofili, kanın normalden daha fazla pıhtılaşma eğilimi gösterdiği bir durumdur. Kalıtsal (genetik) veya sonradan kazanılmış olabilir. Kalıtsal olan tipi, aile geçmişi yoluyla aktarılan genetik faktörlerden kaynaklanır. Faktör 5 Leiden mutasyonu, Protrombin gen mutasyonu, Protein C eksikliği, Protein S eksikliği ve Antitrombin eksikliği gibi genetik nedenler trombofiliye sebep olabilir. Edinilmiş trombofili ise damar sertliği (ateroskleroz), diyabet, obezite, hormonal değişiklikler, kanser türleri ve ilaç kullanımı gibi faktörlerden kaynaklanabilir.
Uzmanlar, trombofili durumu olan bireylerde damar içi kan pıhtılarının oluşma riskinin arttığını ve bu pıhtıların ciddi durumlar, derin ven trombozu ve pulmoner emboli gibi rahatsızlıklara yol açabileceğini vurguluyor. Özellikle Covid-19 pandemisinin ardından pıhtılaşma eğiliminde artış görüldüğünü ve bu nedenle kalp krizi vakaları ve inme hastalarının daha genç yaşlarda görülme sıklığının arttığını belirtiyor. Uzmanlar, genetik testin önemini vurgulayarak, trombofili paneli testi ile riskli bireylerin tespit edilebileceğini söylüyor. Bu test sayesinde kan sulandırıcı (antikoagulan) tedavi başlanarak pıhtı oluşma riskinin önlenmesinin mümkün olduğunu ifade ediyor. Tedavi süreçleri ve ilaçlar hakkında da bilgi veriyor. Trombofili tedavisinde kan sulandırıcı ilaçlar kullanılarak pıhtıların oluşmasının engellenmeye çalışıldığını ve tedavinin hastanın özel durumuna göre şekillendiğini belirtiyor. Tedavinin amacının pıhtıların oluşmasını engellemek ve komplikasyonları minimize etmek olduğunu vurguluyor.