Fotoğraf: sıran böceklerin bulunabileceği bir nehrin yakınında neem yapraklarını yakan bir adamı gösteren Moğol resmi (© Dr. Sarah Moore, "Bitki Bazlı Böcek Savarlar"ın ortak yazarı)
Şifasız hastalık yoktur; irade eksikliğinden başka.
Değersiz bitki yoktur, tanınmamasından başka ..
İbn-i Sina
Aromaterapi; Aromatik(ıtırlı) bitkilerin çeşitli kısımlarından (kök, dal, yaprak, çiçek vb.) doğal yöntemlerle (distilasyon, soğuk press vb.) elde edilen uçucu bitki yağlarını VE bitki sularını, iyileşme, iyi hissettirme ve minör klinik kullanımları için, oral, dahilen, inhalasyon yada deri yolu (penetrasyon) ile daha sık verilen, fitoterapinin özel bir dalıdır.
Aromaterapi, bütünsel olarak sağlıklı ve huzurlu yaşama giden yolda fiziksel, ruhsal ve eterik bedenin şifası için önemli bir tamamlayıcı/alternatif yöntem olarak görülmektedir.
Elbette ki; Şifa yani bütüncül sağlık, kişinin kendine gösterdiği sevgi, saygı, inanç ve sorumlulukla başlar. Bu bilinç olmadan, hiçbir tedavi kişinin yaşam kalitesinin sürekliliğinde belirleyici olamaz.
Unutmayın!
ŞİFA içeriden başlar…
Endüstrileşmiş ülkelerde, aromaterapiye olan ilgi, strese bağlı anksiyete, duygudurum bozukluğu, uyku bozuklukları, bazı ağrı şekilleri ve diğer rahatsızlıkları tedavi etmek için, önemli bir artış göstermiştir.
Son birkaç on yıl boyunca, temel araştırmalar deneysel hastalık modellerinde geniş bir bilgi gövdesi sağlamıştır. Her geçen gün Aromaterapi gibi doğal tedavi yöntemlerine ilgi ülkemizde de artmaktadır. Bilimsel referanslar ve kanıta dayalı geleneksel kullanımlarla girişimler, çoğu zaman kolaylıkla birçok rahatsızlıkta faydalı olabilmektedir.
Bitkilerin ürettiği hormonlar diyebileceğimiz uçucu(eterik) yağlar; bitki kendisi ne için üretiyorsa biz de o amaçlı kullanabiliyoruz, zira her şeyde tek bilgi var!
Çiçekler üremek için, polenlerinin saçılması, güzel kokulu yağlar üretirken biz onları güzelleşmek, kokusuyla iyi hissetmek, iyi hissettirmek, karşı cinsi aşka davet(üreme) için kullanıyoruz. Gül, Lavanta, Itır, Misk adaçayı, Ylang ylang yağları gibi…
Ağaç, yarılmış gövde kabuğunu onarmak için onarıcı reçine ile yarasını kapatıyor, biz onları yaramızı sarmak (fiziksel ve ruhsal), cildimizi onarmak için kullanıyoruz. Sandalwood, Mür, Frankincense, Elemi yağları gibi…
Göklere doğru uzanmış dallarında iğne yaprakları ve kozalakları ile maksimum oksijen üretirken salgıladığı uçucu yağını rahat nefes almak için kullanıyoruz. Ağacın üst bölgesinde üretilen yağ, bizim de gövdemizin üst kısmına, solunum organlarına tekabül ediyor. Okaliptüs, çay ağacı, Servi, Ardıç, Çam yağları gibi.
Uçucu yağlar; bitkinin yağda çözünen, terpenik alkol, aldehit, ester, keton vb. bileşenler için kuvvetli fito komplekslerdir.
Ve tabii olarak uçucu yağlar fito kompleks konsantre bileşikler içerdiğinden sabit yağlar ile dilüe edilerek tatbik edilirler. Serbest haldeki yağ asitleri ,mumlar, sterollerden oluşan sabit yağlar ,masaj ve topikal uygulamalarda, uçucu yağların vücuda penetrasyonunda bir araç olduklarından ’taşıyıcı yağlar’ veya ‘baz yağlar ‘olarak adlandırılır.
Örneğin; zeytinyağı, çörekotu yağı, kantaron yağı vb.
Tıbbi hidrolatlar; bu yağlar distilasyon ile elde edilirken yağın altında biriken, bitkinin suda çözünen moleküllerini ve min.%1 oranında uçucu yağ içeren bitki suyudur, güvenlikli aromaterapi dediğimiz dahilen ve haricen çok rahat uyguladığımız bir enstrümandır.
Bugün kısa ve net olarak aromaterapi nedir, enstrümanları nelerdir değindik, sırada konu ve endikasyon bazında klinik çalışmalar ile kanıtlanmış içeriklerle buluşacağız…
Sağlıklı ve iyi olma yolculuğunuzda sizlere eşlik edebilmek dileğiyle…
Ecz. Özlem PAMUK YILDIZ