Eczacılık Artık Eski Eczacılık Değil!

5 Temmuz 2024 Genel
Eczacılık Artık Eski Eczacılık Değil!
1991 yılında Marmara Üniversitesi Eczacıĺık Fakültesi'ni ve 2023 yılında da Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Felsefe bölümünü bitiren Erdem Girgin, 25 yılın üzerinde MSD ve Takeda ilaç şirketlerinde hem Türkiye içinde hem de Türkiye dışında çeşitli görevlerde bulunmuştur. Şu anda 2 kediye sürekli zamanlı hizmet ederken, boş vakitlerinde serbest danışmanlık yaparak bilgi ve birikimlerini gerek sağlık gerekse de STK ve akademik ortamlarda paylaşmaya devam etmektedir.

Eczacılık fakültesine girdiğim zaman, taa 1987’de, okulu bitirdiğim zaman ne yapacağımı düşünmeye başlamıştım.

Birçok eczacının o dönemler (sanki şimdi de pek farklı değil), okul biter bitmez eczane eczacısı olarak iş hayatına atıldıklarını görüyordum. O zamanlar eczane dünyasına baktığımda, genelde ya emekli sandığı reçetesi yapan veya emekli sandığı reçetesi dahi yapmadan, sadece hastaların parasını ödeyerek ilaçlarını satın aldıkları iş modeliyle çalışan eczaneler vardı. Bir de hiçbir zaman istesem de hedeflemeyeceğim hastane karşısındaki eczaneler mevcuttu.

Çalışan, eski tabiriyle SSK’lı olan kesim SSK hastanelerinden ilaç temin ediyor, Bağkur’a bağlı olanlar ise ya ceplerinden ilaç bedellerini ödüyor ya da az sayıdaki anlaşmalı eczaneleri arıyorlardı.

Bunların dışında da eczanelerde ıtriyat satışları ve basit dermo-kozmetik ürünler, ortopedik terlikler ve hatta mevsim geldiğinde yaz malzemeleri bile satıldığını görürdüm.

17 yaşımda girdiğim fakülteden 21 yaşımda mezun olana kadarki süreçte zaman zaman düşündüm. Acaba bir eczane açabilecek duruma gelinceye kadar çalışıp, para biriktirip eczane mi açsam yoksa eğitimimi kullanabileceğim başka bir alanda mı çalışsam.

O dönemdeki eczane hayatına bakınca sanki pasif bir gelire sahip olacak, eczanede oturarak ömrümü geçirebileceğim bir iş görüyordum ve dolayısıyla da eczane açmayı hiç düşünmedim ve ilaç sektörüne yöneldim.

Öte yandan yıllar geçtikçe mesleğimizi eczane eczacısı olarak yapan arkadaşlarımıza bakınca kısmen yanıldığımı gördüm.

Bugüne geldiğimizde spor eczacılığı, dermokozmetik, homeopati, beslenme, fitoterapi ve birçok alanda eczane eczacısı meslektaşlarımın uzmanlaştıklarını görmek aslında mesleğimizin eczane ayağında ne kadar çok gelişime açık olduğunun bir göstergesi olmuş durumda.

2000’li yıllarla beraber yaşantımız makro çevrenin değişimiyle de ilişkili olarak çok farklılaştı ve buna bağlı olarak da tüm insanların yaşamlarını daha kaliteli, daha sağlıklı yaşamaları için ihtiyaçları çeşitlenmeye başladı. Sadece “hasta olunduğunda sağlık için bir şey yapma” düşüncesi artık belirgin bir şekilde “hastalanmadan sağlık için bir şey yapma” düşüncesine evriliyor.

Yaşlı nüfusun artmasıyla beraber, longetivity - sağlıkla uzun yaşam-  hepimizin ilgi alanına girdi. Gerek beslenmeyle gerek fiziksel hareketlerimizi artırmak ve gerekse de ruhsal yönden kendimiz için en iyisini arar olduk.

Bu doğrultuda da biz eczacılara “ilk danışma noktası” olarak aslında önemli bir rol düşüyor. Eczaneler ürünlerin satıldığı noktalar olmaktan çoktan uzaklaştı, artık insanların sağlıkları için rahatça gelip, danışmanlık aldıkları bir yer haline geldi. Her ne kadar sağlık alanında görev yapan bir çok meslek grubu da bu alana yönelmiş olsa da, erişim kolaylığı açısından eczanelerin hala en avantajlı danışma noktası olduğunu söyleyebiliriz.

Her ne kadar teknolojik gelişmeler, bilgi çağının getirdiği internete rahat erişim bir çok insan için direkt bilgiye erişim sağlamış olsa da, beraberinde getirdiği bilgi kirliliği, kaynağı doğrulanamayan yanlış bilgiler, bazı kişilerin ticari veya politik hedefler doğrultusunda doğru olmayan bilgi yaymaları internetin her zaman doğru bir kaynak olmadığını bize gösteriyor.

Burada da topluma sağlık ile ilgili doğru ve bilinçli bilgi vermek ve doğru eylemlere yönlendirmek için biz eczacılara önemli bir görev düşüyor.

Günümüzde ülkemizde sayısı 60’ları geçen eczacılık fakültelerinin açılmasının orta-uzun vadede eğitim kurumları arasında rekabet için farklılaşmayı getirmesi, farklı alanlarda eczacı yetişmesi için faydalı olabilir. Öte yandan da plansız, nüfusun ihtiyacı ön görülmeden binlerce eczacının topluma arzı iş gücü ve meslek değeri açısından olumlu sonuç doğurmayacaktır. Bu açıdan da eczacıların kendilerini farklı alanlarda geliştirmeleri artık opsiyonel değil, bir zorunluluk olmaya başlıyor.

Teknoloji, yapay zeka uygulamaları, internet bu açıdan sınırlarımızı zorlayacak şekilde kendi gelişimimize imkan verecek ; Yakın ve uzak gelecekte insanlarımıza hem ruhsal hem de fiziksel well-being (iyi olma hali) konularında yol göstermek için meslektaşlarımızın neler yapacağını görmek için sabırsızlanıyorum.

Özellikle bazı ana alanlardaki davranış değişiklikleri fayda sağlayacaktır:

  • Dijital: Hastalara, danışanlara ve hasta-bakan kişilere ihtiyaçlarına yönetlik  dijital zeminli ve/veya ilaç dışı(gıda takviyeleri gibi) çözümler bulmak ve önermek
  • Medikal: Çoklu hastalığı olan hastalara tedavi ve bu hastalıklarla nasıl birlikte yaşayabilecekleri konusunda çözüm önerileri sunmak ve yönetimini kolaylaştırmak
  • Davranışsal: Hasta ve danışanlarımızı daha iyi anlayarak, mental sağlık odağında tedavi ve/veya diğer destekleyici konularda hasta uyumunu artırmak için gerekli davranış değişikliklerini önerebilmek

 

Yaşam boyu öğrenmeye ve gelişmeye, bu yolla da eczacı tanımını sürekli olarak değiştirerek toplum sağlığındaki rolümüzü artırarak sürdüreceğiz.