Hayal edin; Vücudunuz bir kale, mikroplar ise düşman askerleri. İşte bu fantastik savaşın baş kahramanları, bir diğer ifadeyle mahşerin 3 atlısı;
IgA (Immunoglobulin A)
IgM (Immunoglobulin M)
IgG (Immunoglobulin G)
Kalenin Kapısında Bekleyiş:
İşte karşınızda IgA, kale kapısının sadık muhafızı! Burun, göz, ağız ve bağırsaklardaki mukozal alanda devriye gezer (Mukozal bağışıklık). Düşmanı gördü mü hemen yakalayıp, hapseder ve yok eder. Bağışıklık sisteminin gizli kahramanı diyebiliriz!
Savaş Alanında IgM ve IgG:
Bir virüs vücuda sızdı mı, yani IgA engelini aşarak kalenin içine girdi mi ilk tepki IgM'dengelir. Bu cesur savaşçı, virüse karşı ilk 5-6 gün boyunca ön saflarda savaşır.
Sonra sahneye sitokinlerin kışkırtıcı anonsuyla B-lenfositlerin ürettiği süper ajanlar yani IgG’ler girer; IgG’ler, timus bezi tarafından eğitilmiş virüsle savaşa hazır askerlerdir. Savaşta vücut ısısını artırarak hız kazanırlar.
Ateşin Rolü:
Çocuklarda ateş, bu savaşın bir parçasıdır. 38.5 derece üzeri ateş düşürücü gerektirir ama altında ise, askerlerin daha hızlı hareket etmesine yardımcı olur.
Savaşın Yıkıcı Etkileri:
Bu savaşın bir bedeli var; İnflamasyon. Çünkü virüs yok edilirken, hücreler ve dokular da zarar görür. Bu, vücudun savaş alanıdır.
Savaşı Durdurmak:
Bazen gürültü çok yükselir, savaş aşırıya kaçar. İşte o zaman "Dur!" demek için bağışıklık baskılayıcı ilaçlar devreye girer. Fakat bu ilaçlar, savunmaya blokaj koyarak kale kapılarını tüm düşmanlara açık hale getirir.
IgA'nın Gücünü Artırmak:
IgA'nın gücünü artırmak için antioksidanlar ve vitaminler kritik öneme sahiptir. Glutatyon, Quercetin, Vitamin C, Vitamin D3, N-Asetil Sistein ve B Grubu Vitaminler, bu destansı savaşta IgA'nın gücünü artırır.
Bu hikaye, vücudunuzun bağışıklık sistemiyle nasıl bir savaş alanına dönüştüğünü ve bu savaşın nasıl yönetildiğini anlatır. Unutmayın, her nefes alışınızda, bu gizli savaş devam ediyor!