Vücudun Şifası: Kök Hücreler

19 Ocak 2024 Genel
 Vücudun Şifası: Kök Hücreler
İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunudur. Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji A.D. uzmanlık sonrası aynı üniversitenin hastanesinde Baş Eczacı olarak çalıştı. Lizbon Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ nde tıbbi beslenme alanında çalışmalara katıldı. Meslek hayatının 16 senesinde kendi eczanesini işletti. Son olarak İstanbul- Üsküdar Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik yüksek lisansı ve Eczacılara yönelik Fonksiyonel Tıp Programı Sertifika eğitimini tamamlamıştır. Dünyada yükselen bir değer olan Spor Eczacılığı alanında ülkemizde çalışmalara başladıktan sonra ilgili mesleki sunum ve eğitimlere devam eden Birlik, 2017 yılında sektörde önemli bir ödül olan Altın Havan ‘Eczacı Danışmanlık Ödülü’ nü almıştır. İyi yaşam koruyucu sağlık (longevity /wellness) ve hücresel sağlık alanlarında bireysel ve kurumsal hizmet veren danışmanlık şirketini kurmuştur. Aynı zamanda rejeneratif tıp alanında ileri tedavi tıbbi ürünleri sunan özel bir firmanın bilimsel direktörüdür. Lösev gönüllüsü ve maraton koşucusudur.    

  Yüzyıllardır bilim insanları bazı hayvanların vücutlarının eksik kısımlarını yenileyebildiğini biliyorlardı. İnsanlar aslında bu yeteneği deniz yıldızı ve semender gibi hayvanlarla paylaşıyor. Eksik bir bacağın veya parmağın yerini dolduramasak da vücudumuz kan, deri ve diğer dokuları sürekli olarak yeniliyor.

   Bazı dokuları yenilememizi sağlayan güçlü hücrelerin kimliği, ilk kez 1950'lerde kemik iliği üzerinde yapılan deneylerin vücudumuzda ‘kök hücreler’ in varlığını ortaya çıkarması ve günümüzde tıpta yaygın olarak kullanılan bir tedavi olan kemik iliği naklinin geliştirilmesine yol açmasıyla ortaya çıktı. Bu keşif, yenilenmenin tıbbi potansiyeline dair umutları artırdı. Tarihte ilk kez, kök hücrelerin vücutta özel hücre türlerinin çoğunu oluşturma konusundaki benzersiz yeteneğinden yararlanarak, doktorların hasarlı bir dokuyu yeni sağlıklı hücrelerle yenilemesi mümkün hale geldi.

  Kemik iliği naklinin başarısı yoluyla yenilenmenin tıbbi (Rejeneratif Tıp) potansiyelini fark eden bilim insanları, embriyodaki benzer hücreleri belirlemeye çalıştı. İnsan gelişimiyle ilgili ilk çalışmalar, embriyo hücrelerinin insan vücudundaki her hücre tipini üretme kapasitesine sahip olduğunu göstermişti.  1980'lerde farelerden embriyonik kök hücreleri çıkarıldı, ancak 1998 yılına kadar Wisconsin-Madison Üniversitesi'nden bir ekip, insan embriyonik kök hücrelerini izole edip laboratuvarda canlı tutan ilk grup oldu. Ekip aslında izole edilmiş kök hücrelere sahip olduklarını biliyordu çünkü hücreler uzun süre boyunca ‘uzmanlaşmadan’ kalabiliyordu, ancak sinir, bağırsak, kas, kemik ve kıkırdak hücreleri de dahil olmak üzere çeşitli özel hücre tiplerine dönüşme yeteneklerini koruyorlardı.

      KÖK HÜCRE ARAŞTIRMALARI SÜRECİ

1956 – İlk başarılı Kemik İliği nakli

1981 – Fare blastositlerinden embriyonik kök hücreler izole edildi

1988 – Yetişkin fareden Hematopoetik (kan) kök hücreleri saflaştırıldı

1992 – Yetişkin insan beyninde kök hücreler belirlendi

1998 – İlk insan embriyonik kök hücreler izole edildi

2001 – Nukleer transfer ile fare embriyonik hücreler oluşturuldu

2002 - Fare embriyonik kök hücrelerinden elde edilen pankreas hücreleri farelerde diyabeti tedavi ediyor

2004 – Parkinson hastalığında kaybedilen sinir hücresi türü, insan embriyonik kök hücrelerinden üretiliyor

   Kök hücre araştırmaları büyük tıbbi atılımlara ulaşma umuduyla sürdürülüyor. Bilim insanları, kök hücrelerden yetiştirilen dokularla hasarlı hücreleri yeniden inşa eden veya değiştiren terapiler oluşturmaya çalışıyor ve kanser, diyabet, kalp-damar hastalıkları, omurilik yaralanmaları ve diğer birçok rahatsızlıktan muzdarip insanlara umut sunuyor. Hem yetişkin hem de embriyonik kök hücreler, bilim adamlarının değerli yeni ilaç keşif ve test yöntemleri geliştirmeleri için bir yol 

sağlayabilir. Bunlar aynı zamanda insan vücudunun temel biyolojisinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacak araştırmaları yapmak için de güçlü araçlardır.

  Kök Hücre Nedir?

 Sonuçta insan vücudundaki her hücrenin kökeni, yumurta ve spermin birleşmesinden oluşan döllenmiş bir yumurtaya kadar uzanabilir. Ancak vücut tek bir hücreden değil, 200'den fazla farklı hücre türünden oluşur. Bu hücre türlerinin tümü, erken embriyodaki kök hücre havuzundan gelir. Erken gelişim sırasında ve yaşamın ilerleyen dönemlerinde çeşitli kök hücre türleri, cilt, kan, kas ve sinir hücreleri gibi vücudun belirli işlevlerini yerine getiren uzmanlaşmış veya farklılaşmış hücrelere değişir.

Kök hücreler kendilerini yenileyebilir veya özel hücre tipleri üretebilir"

Bu özellik, kök hücreleri, kayıp veya hasar görmüş hücrelerin yerini alacak tıbbi tedaviler yaratmaya çalışan bilim adamları için çekici kılmaktadır.

Bilim insanları kök hücre bulduklarını nasıl biliyorlar?

  Her hücre yüzeyinde bir dizi protein sergiler; farklı hücre tipleri farklı proteinlere sahiptir. Bilim insanları bu yüzey proteinlerini, bireysel hücre tiplerini karakterize eden "işaretçiler", yani bir tür "moleküler kimlik" olarak kullanabilirler.

Kök Hücre Çeşitleri

   Kök hücreler, insan gelişiminin ilk aşamalarından yaşamın sonuna kadar hepimizde bulunur. Tüm kök hücrelerin tıbbi araştırmalar için yararlı olduğu kanıtlanabilir, ancak farklı türlerin her birinin hem vaatleri hem de sınırlamaları vardır. İnsan gelişiminin çok erken bir aşamasından elde edilebilen embriyonik kök hücreler, vücuttaki tüm hücre tiplerini üretme potansiyeline sahiptir. Bebeklerden yetişkinlere kadar tam gelişmiş insanlarda belirli dokularda bulunan yetişkin kök hücreler, yalnızca belirli türde uzmanlaşmış hücre üretmekle sınırlı olabilir.

  In Vitro Fertilizasyon (IVF) ve nükleer transfer yöntemiyle elde edilen embriyonik kök hücreler limitleri ve etik kaygıları beraberinde getiriyor. Buna karşın yetişkin kök hücreler (Adult) bu konuların daha dışındadır ve bazı yetişkin kök hücreler şu anda tedavilerde kullanılıyor. Kan, deri ve bağırsak astarı gibi sürekli hücre desteğine ihtiyaç duyan çeşitli organlarda ve ayrıca hücrelerini kolayca yenilediği bilinmeyen beyin gibi şaşırtıcı yerlerde de bulundular. Embriyonik kök hücrelerin aksine, yetişkin kök hücreler başka doku/organ hücrelerine değişmez.

     “Son zamanlarda bilim insanları göbek kordonu kanında ve plasentada çeşitli hücrelere değişebilen kök hücreleri de tespit ettiler”

   Özellikle doğumun hemen sonrasında bağış olarak toplanan, bebek ile anne arasındaki bağ olan kordon dokusu ve içindeki kan, vücudun en saf ve zengin kök hücre kaynağı olarak biliniyor. Bu nedenle aile içi (otolog) kullanım veya toplumsal bağış (allojenik) yapmak amacıyla doğum sonrasında çöp olarak atılmayıp saklanan kordon kanı ve dokusu, tedavisi zor hatta ölümcül olabilen birçok hastalığa yönelik oldukça etkili çözümler sunabiliyor.

 

   Umbilikal kord (göbek kordonu) içindeki Wharton-jel (WJ) den elde edilen Mezenkimal kök hücre (MKH) lerin parakrin, antiinflamatuar ve immünomodülatör yetenekleri göz önüne alındığında rejeneratif tıpta muazzam bir tedavi potansiyele sahip olduğunu gösteren araştırmalar mevcut.

  Geleceğin ilaçları olarak ‘Kök Hücreler’

    Kan kanserlerinden, bağışıklık sistemi ile ilgili hastalıklara, yaralanmalardan anti aging uygulamalarına pek çok alanda başvurulan kök hücreler, beyin ve omurilik felci, HIV, multiple skleroz, Alzheimer, parkinson gibi tedavisi güç hastalıklarda da umut veren sonuçlar ortaya koyuyor.

  Üreme tıbbı, kadın ve erkek infertilitesi (kısırlık) tedavilerinde kordon kanı (Wharton jel) elde edilen mezenkimal kök hücrelerin kullanımı çalışma sonuçları da oldukça başarılı.

Tıp ve biyoteknoloji alanında son 40 yıldır araştırmaların odağına oturan kök hücreler, her geçen gün daha fazla hastalığa karşı umut ışığı oluyor.

 

*(Ülkemizde T.C. Sağlık Bakanlığı, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü 05.04.2018 tarih ve 2018/10 sayılı Kök Hücre Çalışmaları Hk. genelge doğrultusunda Doku ve hücrelerin kullanıldığı klinik araştırma ve klinik deneme rehberi bulunmaktadır)

Kaynaklar: PMID: 30319181 - 36313578